Basın mensuplarına ve medya dünyasına açık çağrı:
CUMHURUN BAŞI OLMAYA BEN DE ADAYIM…
Gazete manşetlerinde , köşe yazılarında aynı söylem.
TV lerde bütün haber programları ve tartışma programlarında yine aynı söylemler.
Cumhurbaşkanı falanca bey mi olacak fişmanca bey mi.
Sanki bütün yazar -çizer takımı anlaşmış 80 milyonluk Türkiye cumhuriyetinde bu ikiliden başka bu işi yapabilecek insan yok diye.
Sanırsınız Türkiye mahkum bu ikiliye.
Sanırsınız koskoca ülkede yönetici kıtlığı var.
Beyler , bayanlar , okuyanlar , yazanlar , çizenler , düşünenler……..
80 milyonluk Türkiye Cumhuriyetinde en az 7-8 milyon insan Cumhurbaşkanı olabilecek birikim ve yetenektedir.
İnsanlar çıkıp ben adayım demiyor , diyemiyorsa siyaset denilen bataklıktan kaçtıkları içindir diye düşünüyorum ben.
Biri çıkıp Ben adayım dese , satılık kalemler ve kiralık yüreklerin karalama kampanyasıyla linç edilecek çünkü adam veyahut kadın.
Çamurdan , karalamadan , iftiradan , yalandan korktuğu için Cumhurbaşkanı olabilecek en az 7-8 milyon insan ben de adayım diyemiyor.
Ama ben diyeceğim.
Ben Cumhur olarak Cumhurun başı olmaya aday olacağım.
BEN DE CUMHUR BAŞKANLIĞINA ADAYIM….
Ne o partinin , ne bu partinin , ne bu halkın , ne de öteki halkın Cumhurbaşkanı olmaya adayım.
80 Milyonluk Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanlığına adayım.
Cumhurun çıkarlarını ve ülkenin milli menfaatlerini korumaya ve geliştirmeye adayım.
Önüne gelen yasalara imza atıp anayasa mahkemesi düzeltsin demeyecek işini bilen ve yapan danışmanlarımla Cumhurun zararına olan yasaları engelleyeceğim.
Yanımda , sağımda , solumda , arkamda , önümde ortaokul mezunu eş ,dost , enişte,kayınço, hala oğlu, dayı oğlu danışmanlar yerine işini bilen ve yapan akademik kariyeri olan profesyonellerle çalışmak için cumhurbaşkanlığına ben de adayım.
Demokratik uygarlık çağı değerlerini esas alan; özgürlükçü, eşitlikçi, adaletçi, barışçı, çoğulcu, katılımcı; farklılıkları toplumun zenginliği olarak gören, her türlü ayırımcılığı reddeden, insan ve toplum odaklı, diyalog ve uzlaşıya dayalı demokratik işleyişi benimseyen; demokratik iç işleyişi kararlılıkla savunan, barışçıl demokratik siyaseti esas alan, evrensel değerlere sahip çıkan, yeniliği savunan; insanlığın özgürleşmesini cinsler arası eşitlikte gören, bu temelde özgür, demokratik-ekolojik toplumu hedefleyen demokratik, özgürlükçü eşitlikçi bir cumhurbaşkanı olarak için ben de adayım.
Türkiye’nin hukuki, siyasi, idari, sosyal, ekonomik, kültürel ve diğer bütün alanlarda kapsamlı demokratik reformlarla yeniden yapılandırılmasını ve bu sürecin etkin işleyebilmesi için toplumsal barışın sağlanmasını acil bir ihtiyaç olarak görmekteyim ve bunun için halkın demokratik iradesine dayalı, başta emeğiyle geçinen tüm toplumsal kesimler olmak üzere kadın, gençlik ve farklı inanç cumhurlarının başkanı olmaya adayım.
Desteklenir ve seçilirsem devleti kutsal ve halkın üzerinde gören anlayış yerine devleti halkın hizmetine sokacak düzenlemeler yapılmasına öncülük ederek otoriter-bürokratik devletin giderek küçülmesini öngörmekteyim.
Yasak ve tabuları temel alan anlayışların terk edilmesi; bireysel, kolektif, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel temel hak ve özgürlüklerin etkin biçimde kullanılmasını sağlayacak siyasal ve toplumsal bir yapılanmanın oluşturulması; herkese ayrımsız, anadilinde eğitim ve öğretim hakkının sağlanması; basın, düşün, kültür-sanat ve diğer alanlarda özgürlükçü ve demokratik anlayışın yerleşmesi için kurumsal çalışmalar yapılmasına öncülük edeceğim.
Şu açıkça bilinsin ki Cumhurun başı olduğumda kendimi Cumhurdan korumak için 1000 lerce polislik koruma ordusuyla dolaşmayacağım.
Anayasanın Cumhurbaşkanlığı makamına vermiş olduğu görev , yetki ve sorumluluklarına başkalarına devretmeyerek makamın hakkını veren bir yönetim anlayışıyla Ülkeyi yöneteceğim konusunda tüm Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarına söz veriyorum.
Türkiye, siyasal geçmişi, bunun geleceğe aktarımı ve günümüzdeki gelişmelerin de etkisiyle acilen kapsamlı ve gerçek bir demokratikleşmeye ihtiyaç duymaktadır.
Gerek yurttaşlarımızın giderek yükselen özgürlük, barış ve adalet eksenli toplumsal talepleri, gerekse çağımız dünyasının özgürlükçü-demokratik değerleri bu ihtiyacı daha da kaçınılmaz hale getirmektedir.
Büyük toplumsal dönüşüm projelerinin hazırlanması, yaşama geçirilmesiyle, devletin demokratikleştirilmesi için yapılacak reformlar, toplumsal sorunların çözümünü önemli oranda kolaylaştıracaktır. Ancak o zaman Türkiye, dünyanın çağdaş ve onurlu bir ülkesi olabilecektir.
Demokratikleşme konusunda ülkenin tüm dinamikleriyle birlikte çalışılması ve organize biçimde faaliyetlerin yürütülmesi için öncülük ve önderlik edeceğim.
Anadolu coğrafyası, tarihsel geçmişi ve üzerinde yer aldığı sosyal-siyasal zeminin çok yönlü etkileri nedeniyle; başta, toplumsal barış, demokratikleşme, özgürlük, hukuk ve insan haklarıyla birlikte ekonomik, ekolojik sorunlar, kadın hakları ve çocuk hakları sorunu olmak üzere, ağırlaşarak devam eden birçok tarihsel ve güncel yapısal sorunla yüz yüzedir.
Karşılaştığı sorunlarla çağdaş bilimin ışığında cesur bir yüzleşme ve hesaplaşma yoluyla çözüm üretmek yerine, sorunları sürekli olarak erteleyen iktidarlar, çözümsüzlük üretmekte ve buna bağlı olarak da ülkemiz belirsizliğin hâkim olduğu bir dönemi yaşatmaktadır.
Anayasal yetkiler çerçevesinde bütün bu konularda önderlik ve liderlik yaparak siyasal yaşamın sınırları içerisinde ve demokratik yöntemlerle çözüm yolları aranması için çaba gösterecek ve ilgilileri yönlendireceğim.
Diyanet işleri başkanlığını revize ederek sadece Sünni islamın değil Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşanan tüm dini inançların temsil edileceği çağdaş bir kurum olarak yeniden düzenlenmesine öncülük edeceğim.
Laik devlet ilkesi gereği devletin bütün dini inançlara aynı mesafede olması için gerekli olan altyapı alışmalarını yönlendirerek daha çağdaş ve tüm inançları kapsayacak yeni bir oluşum için adımlar atılmasını sağlayacağım.
Sosyal devlet ilkesini yeniden gündeme getirerek iane , yardım , sadaka devleti zihniyeti yerine çağdaş sosyal devlet anlayışının gelişmesi ve uygulanması için çalışmalar yapılmasını sağlayacağım.
Makamında oturup noter gibi imza için önüne belge gelmesini bekleyen cumhur başkanı olmak yerin ülkeyi karış karış gezerek halkın ve bölgelerin sorunlarını yerinde görüp inceleyerek çözüm arayışlarına öncülük ve liderlik edeceğim.
81 vilayette ve on binlerce kasabada gönüllü Cumhurbaşkanı temsilcileri oluşturarak halkın sorunlarını doğrudan ve bölge halkının bakışından izleyerek önlemler geliştirilmesine katkı sağlayacağım.
Tarafıma gelen e postalar bana elenerek verilmeyecek , iyi , kötü , eleştiren hatta hakaret edenleri de kendim okuyarak değerlendirecek ve gereği için ilgili mercilere yönlendirerek çözümlere destek olacağım.
Uluslar arası arenada Turkey= Hindi algısını silmek için Yurtdışından gelen ve üzerinde Türkiye Cumhuriyeti yazmayan hiçbir şeyi bu ülkeye sokmayarak tüm dünyaya Turkey değil Türkiye mesajı verilmesi ve gereğinin yapılması için yetkilerimi sonuna kadar kullanacağım.
Bu ülkeyi de , bu ülkenin insanını da , Anadoluyuda , Türkiye Cumhuriyetini de dünyaya yeniden ve doğru biçimde anlatmak için tüm kurum ve kuruluların elbirliği içinde çalışmalarını sağlayacak usul ve yöntemler geliştireceğim.
Ülkemiz, 12 Eylül darbesi ardından oluşturulan ve dipçik gölgesinde % 92 oy alan ancak toplumun tüm kesimlerinin, yapıldığı günden beri değişmesi gerektiği konusunda hem fikir olduğu, anayasa ile yönetilmektedir.
Şu ana kadar kurulan hükümetler ise, bu anayasayı tümüyle değiştirmek yerine, “demokrasi paketleri” adıyla geçici çözümler aramışlardır. 1990’lardan itibaren bazı maddelerde kısmi düzenlemeler yapılmışsa da anayasanın darbeci özüne dokunulmadığından, tekçi-otoriter-vesayetçi sistem değişmemiştir.
Yapılan anayasa değişikliğinin de bu sorunlara çözüm olmayacak düşüncesini taşımaktayım.
Gelinen noktada, Türkiye’nin bu anayasa ile daha fazla yönetilebilmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu katı merkeziyetçi ve tek kişilik örgütlenme yapısıyla demokratik değişim dönüşüm talebindeki toplumu daha fazla taşıyabilmesi artık mümkün değildir.
Ülkemizin ihtiyacı; bir an önce çıkarılması gereken; toplumsal sözleşme niteliğinde özgürlükçü ve çoğulcu yeni bir anayasadır ve bunun için sadece siyasiler değil başta üniversiteler olmak üzere işçi sendikaları ve iş dünyasının temsilcilerinin de içinde olacağı geniş katılımlı bir çalışmayla sorunun çözülebileceği inancını taşımaktayım.
Seçilirsem ; Cumhurbaşkanlığı bütçesi şeffaf olacak ve her gün Internet sitesinden harcamalar halka duyurulacaktır.
Bütün bunları sizlere yazıyorum çünkü;
Basın artık birilerinin güdümünde olmamalı , özgür ve gerçek anlamda yeniden demokrasinin yasama , yürütme , yargı’dan sonra gelen dördüncü gücü olmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti bir-iki kişiye mecbur da mahkum da değildir.
Basının desteklemesi ve beni gündeme getirip tartışmaların odağına getirmesi gibi bir gelişme olursa şu bilinmelidir ki tarafsız değil TC taraftarı bir Cumhurbaşkanı olmaya adayım ben.
Hadi cesur olun açın sayfalarınızı , ekranlarınızı bana.
Söyleyecek sözü olmayan her gittiği kanalda papağan gibi aynı şeyleri tekrarlayan bir sürü sözde aydını tartıştırdığınız programlara beni de çağırın mesela.
Emin olun her konuda söyleyecek sözüm de var , anlatacak bilgim de.
Nasıl bir Cumhurbaşkanı olmalıdan neden 7-8 milyon aday var sözüme kadar her şeyi açıklamaya hazırım.
Elitçi , seçkinci değil halkın içinden ve cumhurun kendisi aday olmak istiyor ve kendine de güveniyor.
Ya siz. Siz de kendinize ve Tarafsızlığınıza – demokrasinize güveniyormusunuz
Siz demokrasi ve özgürlük sınavı vermeye hazırımsınız ????
Cumhurbaşkanı Adayı
10/05/2017